lise 1 biyoloji
                         MİTEKONDRİ NEDİR?
Mitokondri: Hücre içinde oksijenli solunum yapar. Hücreye gerekli enerjiyi saglar.
Karaciger, kas ve sinir hücreleri, fazla miktarda enerji kullandigindan çok sayida 
mitokondri içerir.

Çift zarlidir.Iç zar kivrimlidir.Kivrimlara krista ,zarlarin arasini ve içini dolduran siviya matrix denir. 
Oksijenli solunum yaparak enerjinin üretildigi ve depolandigi yerdir. 
Enerji ihtiyaci fazla olan kas,sinir ve karaciger gibi hücrelerde sayisi daha fazladir. Bulunduklari hücreninde enerjiye en çok ihtiyaç olan bölümlerinde toplanirlar. 
ÖRNEK:Sinirlerin sinaps bölgelerinde,spermlerin kuyruklarinda ve kaslarin kasilma bölgelerinde çok bulunur. 
Kendine ait DNA,RNA,ribozom ve ETS?si bulunur.Kendi DNA?si olmasina ragmen hücre DNA?sina bagimlidir. 
Bitkilerde mesozom ve klorofil bulundugundan dolayi mitekondri miktari daha azdir. 
Prokaryotlarda ve memeli alyuvarinda bulunmaz. 

Bir Hücreden Çok Hücreye lise 1 biyoloji

Hücre zari ya da hücre membrani, hücrenin dis kisminda bulunan, molekülleri özelliklerine göre hücre içine alan veya disari birakan katmandir.

Hücre zarini ayirarak dogrudan analizlerden önce hücre zarinin moleküler yapisi hakkindaki kuramlar, dolayli kanitlara dayanir. Yagda eriyen maddeler hücre zarindan kolayca geçebildigi için, Overton (1902), hücre zarinin ince bir lipit tabakasindan yapildigini ileri sürmüstür. Gorter ve Grendel (1902), hücre zarinin iki lipit molekülü kalinliginda bir tabaka (bilayer) oldugunu ileri sürmüslerdir. Geçirgenlik, yüzey gerilimi elektrik ve kimyasal özelliklerini göz önünde bulundurarak, Danielli ve Davson 1935?de hücre zarinin simetrik zar modelini teklif etmislerdir. Bu modele göre, zarin yapisinda tek tabakali iki protein yapragi arasinda lipit molekülleri vardir. Lipit moleküllerinin polar uçlari (hidrofilik kisimlari) disa dogrudur ve protein tabakalariyla örtülüdür. Moleküler yapiyla ilgili ikinci model, Robertson (1959) tarafindan teklif edilen asimetrik zar modelidir. Asimetrik zar modelinde, ortada iki molekül kalinliginda lipit tabakasi, iki tarafinda da tek molekül kalinliginda protein tabakasi vardir. Iki model de birbirine benzemekle, arasindaki fark; birinci simetrik modelde ortadaki lipit molekül sirasinin veya tabakasinin kalinligi belli degildir. Yani, iki veya daha fazla lipit molekül sirasinin bulunup bulunmadigini gösteren hiçbir kanit yoktur. Oysa, asimetrik modelde ortadaki lipit moleküllerinin sayisi sadece ikidir. Iki model arasinda ikinci önemli fark, lipit tabakasinin iki yanindaki protein tabakalarinin simetrik modele simetrik, asimetrik modele ise, kendisine eklenen yeni elementlerden dolayi sitoplazma tarafindaki protein tabakasinin distaki protein tabakasindan belli kimyasal farklar göstermesi, yani asimetrik olusudur. Daha sonralari ortaya çikan teori ise, Danielli-Davson?un modelidir. Danielli-Davson?a göre, lipit moleküllerinin polar, hidrofilik uçlarinin koyu bölgeleri sekillendirdigi, polar olmayan, hidrofobik yag asidi zincirlerinin açik renk bölgeleri sekillendirdigi düsünülmektedir. Bu modellerde hücre zari, fosfolipit elementlerin kimyasal özelliginden dolayi iki tabakali görülür. Bu üç tabakali yapi, plazma zari disinda hücrenin sitoplazmada bulunan tüm zarli yapilarinda da görülmektedir. Danielli-Davson ve Robertson modelleri, hücre zarinin elektriksel ve pasif geçirgenlik özelliklerini açiklamak yeterlidir. Bununla beraber, zardaki protein elemanlarinin aktif tasinmayi nasil gerçeklestirdigini anlamak bu modelle zordur. Danielli ve Davson modelinin, hücre zarinin isleyisini tam olarak ortaya koyamamasindan dolayi, yeni hücre zari modelleri gelistirilmistir. 1972 yilinda Singer ve Nicolson tarafindan hücre zarinin tüm özelliklerin açiklayan bir model ileri sürülmüstür. Böylece, mozaik zar modeli ya da akiskan-mozaik zar modeli 1966 yilinda Singer ve Lenard tarafindan ortaya atilmasina ragmen, 1972?de yayinlanmistir. Bu modelde fosfolipit tabakalari daha önceki modellerdekine benzer sekilde hidrofilik baslari zarin yüzeyine dogru, hidrofobik kuyruklari ise, içe dogru siralanir. Asil farklilik proteinlerin dizilisinde görürlür. Bu modelde proteinler zarin hem iç, hem dis yüzeyinde mozaik sekilde dagilirlar ve devamli bir tabaka meydana getirmezler. Hücre zarinda bulunan zar proteinleri; bu modelde yag tabakasinin her iki yüzünde olan ekstrinsik proteinler, yag tabakasinin içine gömülmüs olanlar ise; intrinsik proteinler olarak kabul edilmistir. Bir lipit denizinde yüzen, protein ve glikoproteinlerden yapilmis, almaç denilen özel bölgelerle disariya açilan bir model olarak mozaik zar modeli günümüzde de geçerliligini korumaktadir.




 

Bitki ve Hayvan Hücreleri lise 1 biyoloji,

 

Hayvan bitki hücreleri karsilastirmasi


-------------Hayvan Hücresi ---------Bitki Hücresi
Hücre duvar------> Yok---------------------> Var
Kloroplast--------->Yok --------------------->Var
Sentrozom-------->Var --------------------->Yok
Koful---------------> Çok,küçük ------------>Az,büyük 
Sekli -------------->Yuvarlak --------------->Köseli

3- Bitki ve Hayvan Hücrelerinin Benzerlikleri :

1- Çiplak gözle görülemeyip mikroskoplarla görülürler.
2- Hücre zari bulunur.
3- Sitolazma bulunur.
4- Çekirdek bulunur.
5- Koful bulunur.
6- Mitokondri bulunur.
7- Ribozom bulunur.
8- Endoplazmik retikulum bulunur.
9- Golgi aygiti (cisimcigi) bulunur.

4- Bitki ve Hayvan Hücreleri Arasindaki Farklar :

Bitki Hücresi Hayvan Hücresi

1- Hücre zarinin disinda hücre 1- Hücre zarinin disinda hücre duvari vardir. duvari bulunmaz.
2- Sekilleri genelde köselidir. 2- Sekilleri genelde yuvarlaktir.
3- Plastitleri vardir. 3- Plastitleri yoktur.
4- Sentrozom bulunmaz. 4- Sentrozom bulunur.
5- Kofullari büyük ve az sayidadir. 5- Kofullari küçük ve çok sayidadir.
6- Genelde lizozom bulunmaz. 6- Genelde lizozom bulunur.
 

 

 

 

Sentrozom ve Sentrioller lise 1 biyoloji

Sentrozom:Hücrede bölünmede görevlidir.
Çogunlukla hayvan hücresinde vardir. Genellikle Bitki hücresinde sentrozom yoktur.

Bazi su yosunu,mantar,hayvan ve insan hücrelerinde bulunur. 
Sentriol denilen iki alt birimden olusur. 
Hücre bölünmesi sirasinda kendini esleyerek zit kutuplara çekilir ve ig ipliklerinin olusmasini saglar. 
Hücre disina uzanan kirpik,kamçi,sil gibi yapilari olusturur. 
Sentrioller dikine duran dokuz çift tüpçükten olusur. 

 


 

Su ve Yasam lise 1 biyoloji

Su dünyada bilinen tüm yasamin sürekliliginde büyük rol oynayan renksiz, tatsiz ve kokusuz bir maddedir. Canlilarin kütlelerinin % 65 ile % 95’i sudan olusur. Suyun kimyasal özellikleri dünya üzerindeki canli yasaminin sürekliliginde büyük rol oynar.

Su saydam olup günes isinlari su içinde hareket edebilmektedir. Bu sayede su içinde bitkilerin veya bitki benzeri ototrof canlilarin yasamlarini sürdürmeleri mümkün olmaktadir.


Su iki hidrojen atomunun bir oksijenle kurdugu kovalent bag sonucu olusur. Su moleküllerinin bir tarafi negatif, bir tarafi pozitif yüklüdür. Bu nedenle suyun pozitif yüklü hidrojenleri diger moleküllerin negatif yüklü kisimlari ile zayif da olsa bir bag olusturur. Hidrojen bagi denilen bu özel etkilesim sayesinde su molekülleri birbirlerine ve çevrelerinde bulunan diger maddelere tutunurlar.

Su iyi bilinen bir çözücü olmasindan dolayi özel bir maddedir. Aslinda birçok madde su içinde, diger sivilar içinde çözündügünden daha iyi çözünür. Bu suyun polar bir molekül olmasindan kaynaklanir. Yüklü gruplar içeren hemen tüm maddeler bu nedenle su içinde çözünme egilimindedir. Bu da hücre içi metabolik reaksiyonlarin devam edebilmesinin en önemli sebeplerinden birisidir.

Pek çok maddenin organizmaya alinabilmesi suda çözünebilmesine baglidir. Örnegin, solunum için gerekli olan O2’nin vücuda alinabilmesi için suda çözünmesi gerekir. Bu nedenle tüm solunum yüzeyleri nemlidir.

Suyun isiyi iletebilme yetenegi bilinen diger herhangi bir sividan en az dört kat daha yüksektir. Buzun ve karin ise isi iletkenlikleri düsüktür. Buz, havadaki sogugu, altindaki su tabakasina çok az iletir. Böylece disaridaki hava -50°C’yi bulsa bile, denizin üstündeki buz tabakasi 1-2 metreyi geçmez. Foklar, penguenler ve diger kutup hayvanlari, bu sayede denizin üstündeki buzu delip alttaki suya ulasabilirler.

Suyun isi tutma kapasitesinin diger sivilara göre çok yüksektir. Bu durum denizlerin karalara göre daha geç isinip daha geç sogumalarini saglar. Bu nedenle gece-gündüz arasindaki sicaklik kurak ortamlarda 40 - 50 °C’ye kadar çikarken, denizlerde en fazla birkaç derecelik bir sicaklik farki olur.

Su, hücre metabolizmasinin temelinde yer alan biyolojik katalizörlerin, yani enzimlerin çalismasi içinde olmazsa olmaz bilesenlerdendir. Hücre içinde su konsantrasyonu-nun % 15′in altina düstügü durumlarda enzimlerin çalismadigi kabul edilir.

Bu özelliklerinin yani sira, suyun kimyasal yapisi geregi su moleküllerinin diger moleküllerle ve kendi aralarindaki etkilesimleri de suya canli yasami açisindan önem katar. Kimyasal olarak bir maddenin kendi molekülleri arasinda iliski kurmasi kohezyon, yabanci moleküllerle iliski kurmasi adhezyon olarak adlandirilir. Suyun kohezyon ve adhezyon yetenekleri, suyun belirli kilcal yapilar içinde kopmadan yükselmesine ve tasinmasina yardimci olur. Bu da bitkilerin karada yasamlarini sürdürmeleri açisindan önem arz eder.

Vücudunuzun günlük kaybettigi su ihtiyacini karsilamak için günde 6-8 bardak su içmeniz gerekir. Vücut agirliginin yüzdesi olarak su kaybinin sonuçlari söyle siralanabilir:

%1: Susuzluk hissi, isi düzeninin bozulmasi, performans azalmasi
%3: vücut isi düzenin iyice bozulmasi, asiri susuzluk hissi,
%4: fiziksel performansin %20-30 düsmesi
%5: Bas agrisi, yorgunluk
%6: Halsizlik, titreme
%7: Fiziksel aktivite sürerse bayilma
%10: Bilinç kaybi
 %11: Olasi ölüm


 

ÜREME


Her canlinin neslini devam ettirmek üzere kendine benzer yeni bireyler meydana getirmesi olayinaüreme denir.Üremenin temeli hücre bölünmesine dayanir.Üreme canlinin yasamasi için zorunlu bir islev degildir.Üreme ve çogalma birbirinden farkli olaylaridir.Üreme 2 esey arasinda kalitsal materyal özelligine dayanir.Çogalma ise esey hücreleri olmaksizinda gerçeklesebilir.


1-ESEYSIZ ÜREME


Bir canlinin kendi basina yeni bir birey meydana getirmesidir. Olusan bireyler ata bireyin tipatip aynisidir. Yavru gamet olusturma gibi bir süreç olmaksizin olustugu için ata bireyin genetik özelliklerinin aynisina sahiptir. Çesitlenme olmadigi için degisen çevre sartlarina uyumda güçlük çekilir. Bölünme, tomurcuklanma, sporlanma ve vejetatif üreme gibi çesitleri vardir.


Tek basina bir bireyin yeni yavrular olusturmasina eseysiz üreme denir.

a-Döllenme olmadan bir atadan yeni bir canli meydana gelmesidir.
b-Üremenin temeli mitoaz bölünmedir. 
c-Yeni olusan canlilar atasiyla ayni kalitsal yapidadir.
d-Hizli bir üreme seklidir.
e-Çok sayida birey olusur fakat dayaniksiz olurlar.
f-Çevresel sartlardan çok çabuk etkilenirler.
g-Uyum yetenekleri azdir.
h-Esaysiz üreme sonucu meydana gelen canlilar arasinda görülen farkliliklar mutasyon ve modifikasyonlar sonucu olusur.
i-Genelde cinsiyet yoktur.
i-Bölünme sonucunda hücreleri büyük ya da küçük olabilir.

eseysiz üreme 5 çesittir.

a)bölünme

Genelde monera (bakteri, mavi-yesil algler) ile protista (amip, öglena vs.) Aleminde görülen üreme çesididir. 
b)tomurcuklanma

Bira mayasi gibi bazi protistalarda ve mantarlarda görülen üreme çesididir. Üreme gerçeklesirken birey hücre çekirdegini esler. Eslenen çekirdegin bir parçasi ana hücrede kalirken digeri hücre zarinda olusan çikinti seklindeki yapiya geçer. Tomurcuk denilen bu yapi geliserek yeni bireyi meydana getirir. Olusan yavru bazen ana bireye yapisik olarak kalir yada ayrilarak bagimsiz olarak yasayabilir. 
c)sporlanma

sporogoni de denilen bu üreme çesidi monera, protista ve mantarlar aleminin bazi üyelerinin yani sira kara yosunlari ve egrelti otlari gibi bazi bitki türlerinde de görülür. Tipki tomurcuk olusumuna benzeyen spor olusumu farkli olarak daha saglam bir zarla çevrilidir. Sicak, soguk, kuraklik gibi olumsuz sartlardan etkilenmeyen bu yapilar uygun ortam olustugunda geliserek yeni bireyi meydan getirir.
d)vejetatif - Çelikle ve Yumruyla Çogalma

bazi canlilarda görülen vejetatif üreme; yeterli büyüklükteki gelismeye uygun parçalarin eksiklerini tamamlayarak yeni bir birey meydana getirmesidir. Deniz yildizinin kopan kolunun tamamlanmasi ve kolun da geliserek yeni bir denizyildizini meydana getirdigi gibi bir rejenerasyon, kavak ve sögüt gibi bitkilerde bir dal parçasinin topraga dikilerek gelismesinde oldugu gibi çelikle üreme, çilek bitkisinde topragin üzerinde gövdenin bir bölümünden kökün ve sonrasinda yeni bir çilek bitkisinin olusmasinda oldugu gibi sürünücü gövde ile üreme, patates bitkisinin yumrulari üzerindeki gözlerin geliserek yeni patates bitkisini olusturdugu gözle üreme gibi çesitleri sayilabilir.

e)Regenerasyonla üreme 

Bir gelisme biçimi sayilabilen yenilenme ya da regenerasyon olayi ile eseysiz üreme de gerçeklestirilmis olmaktadir.

2-ESEYLI ÜREME 

Eseyli üremede 3 temel mekanizma vardir.

Mayoz bölünme : Sperm ve yumurtanin olusturulmasini saglar. 
Döllenme : Sperm ve yumurtalarin birleserek döllenmis yumurta olan zigotun olusmasini saglar. Genel olarak suda yasayan canlilarda dis döllenme; karada yasayan canlilarda iç döllenme kullanilir. 
Gelisme : Zigotun mitoz bölünmelerle büyüyüp farklilasarak yavru canliyi olusturmasidir. Gelismesini yumurta içinde ve vücut disinda tamamlayanlar dis gelisme; gelismesini anne rahminde tamamlayanlar iç gelisme yaparlar. 
Kalitsal olarak farkli iki hücrenin yada çekirdeklerinin birleserek yeni bir bireyi meydana getirdikleri üreme seklidir. Çogunlukla gelismis canlilara özgü olan bu üreme seklinde, anne ve baba diye tanimlanan iki farkli ata vardir. Ata bireylerin mayoz bölünme yoluyla gamet olusturmalarindan sonra döllenme ile olusan birey ana veya babaya tam olarak benzemez. Gametlerin olusumu sirasinda meydana gelen mutasyonlar ve farkli iki gen dizilimine sahip hücrenin birlesmesinden olusan yeni varyasyon yavrularda çesitlilige yol açar.

Eseyli Üreme Çesitleri:

a)Izogami: Boyut ve sekil bakimindan esit olan iki gametin birlesmesi sonucu olusan eseyli üreme çesidine izogami denir. Tatli Su alglerinde görülen üreme çesidi izogamidir.

Sekil ve yapi bakimindan birbirine benzer ayni büyüklükteki gametlerin birlesmesiyle olusan eseyli üreme çesididir. morfolojik benzerlik gösteren gametlerin tasidiklari genlerde fizyolojik farliliklar bulunur. Alg çesitlerinden sporogyra, ulothrix ve chlamydomanas izogami ile ürerler.

b)Heterogami: Farkli özelliklerdeki disi ve erkek gametlerle yapilan üreme seklidir. Bazi alg türlerinde oldugu gibi gametler arasindaki farklilik çok az ise anizogami, yada insan ve diger omurgali hayvanlarda oldugu gibi gametler farkli morfolojik ve fizyolojik yapilara sahip ise oogami olarak adlandirilir. Oogami’de yumurta büyük, hareketsiz ve bol sitoplazmali olmasina ragmen sperm oldukça küçük ve hareketlidir.


c)Anizogami: Bu eseyli üreme seklinde yumurta hücresi de sperm hücreside kamçilidir fakat yumurta hücresi sperm hücresinden büyüktür. Bazi alg ve mantarlarda görülür. 
Oogami: Insan ve diger kompleks yapili canlilarda görülen bu eseyli üreme seklinde yumurta hücresi büyük, hareketsiz ve kamçisiz, sperm hücresi küçük ve kamçilidir. 
Konjugasyon: Yan yana gelen iki canli arasinda geçici bir stoplazmik köprü kurulur ve kurulan stoplazma köprüsü üzerinden DNA geçisi saglanir. Bu eseyli üreme sekli bakterilerde ve terliksi hayvanlarda görülür.

d)Partenogenez: Canlinin disi üreme hücresinde dölleme olmadan mitoz bölünme ile yeni bir bireyin olusmasina partenogenez üreme denir. Bu üreme çesidinde yumurta n krmozomlu ise olusan yeni birey de n kromozomludur.

e)Hermafroditizm: Bazi canlilar erkek ve disi üreme organina ayni anda sahiptir. Bu tür Canlilara "hermafrodit canlilar" denir.
Metagenez: Bazi canlilarda eseysiz üreme ile eseyli üreme artarda gerçeklesir. Bu üreme sekline metagenez üreme denir. Metagenez üreme çiçeksiz Bitkilerde ve sitma mikrobunda gerçeklesir.

Eseyli üreme 2 temel olaya dayanir.

1-mayoz bölünme
2-döllenme

a-2 atadan mayoz bölünme sonucu olusan gametlerin döllenmesiyle yeni bir ferdin olusmadir.
b-Farkli 2 cinsiyet vardir.
c-Yeni gen birlesimleri meydana gelir.(rekombinasyon:tür içi çesitlilik)
d-Yeni olusan canlilarin kalitsal karakterleri ata canlidan farklidir.
f-Yüksek yapili bitki ve hayvanlarin hepsinde,eseysiz üreyen canlilarda zaman zaman görülür.
g-Çevreye uyum yetenegi fazladir.
h-Bu sayede canlilarda karakter çesitliligi(varyasyon) saglanmis olur.

BITKILERDE ÜREME

a-Çiçeksiz Bitkilerde Üreme: Çiçeksiz bitkilerde gerçeklesen üreme sekli metagenez (döl almasi) üremedir.

b-Çiçekli Bitkilerde Üreme: Çiçekli Bitkilerin üreme organi çiçektir. Bazi çiçeklerde erkek ve disi üreme organi bir arada bulunur bu tür çiçeklere "tam çiçek" denir. Bazi çiçeklerde ise yalnizca bir üreme organi vardir, bu çiçeklere ise "eksik çiçek" adi verilir.

c-Çiçegin Yapisi: Çiçekler cezbedici renklerdeki taç yapraklari sayesinde böceklerin ilgisini çekerek tozlasmanin gerçeklesmesini saglarlar.

d-Erkek Üreme Hücresi Olusumu: Erkek üreme hücreleri (polenler) basçikta bulunan polen keseleri içindeki ana polen hücrelerinin mayoz bölünme geçirmesi sonucunda olusurlar.

e-Disi Üreme Hücresi Olusumu: Disi üreme hücreleri (yumurtalar) yumurtalikta bulunan yumurta ana hücresinin mayoz ve mitoz bölünme geçirmesi ile olusur.

f-Tozlasma Ve Döllenme: Çiçek polenlerinin erkek organ basçigindan, disi organ tepecigine tasinarak yumurta hücresini döllemesine tozlasma denir.

g-Endosperm: Embriyoyu çimlenene kadar besleyen besin dokusuna endosperm denir. Bitki türüne göre nisasta, Protein ve yag gibi Maddeler içerir.

h-Kabuk: Embriyonun çimlenme yetenegini kaybetmeden uzun süre kalabilmesi için, embriyoyu olumsuz çevre 

 

Çevresel Uyarilara Tepki lise 1 biyoloji

DOGUSTAN DAVRANISLAR

Insanlarda dogustan davranis sekilleri vardir. Kör ve sagir dogan insanlarda bu durum izlenebilir. Bu sekildeki çocuklarin mimikleri,saglikli çocuklarin gülüs ve aglayisina benzer. Bu yüz ifadelerinin ögrenilmesi olanaksiz ise nasil olurda böyle bir benzerlik söz konusudur?
Bir baska örnekte, yeni dogmus bebegin havuza konuldugunda yüzebiliyor olmasidir. Ama bu özellik ileriki yillarda yitirilmektedir.

ÖGRENILMEYLE KAZANILMIS DAVRANISLAR

Deneyimlerin toplanmasi ve onlarin bireysel bellekte depolanmasi, bireye degisken çevre uyarilarina tepki vermeyi mümkün kilar. Bunun için gerekli olan ögreti çevre ve kalitimin karsilikli iliskileriyle gerçeklesir. Dogustan davranis sekilleri kazanilmis olanlarla takviye edilir ve böylece çevreye en iyi bir biçimde uyumu olasi kilar. Ögrenme yetenegi belirli gelisim basamaklari ile sinirlidir. Bireyin ögrenme yetenegi bu basamaklarda söz konusudur.

Zorunlu ve Ihtiyari Ögrenme: Yasayip soyunu sürdürebilmek için birçok canli belli hareketleri ögrenmek zorundadir. Örnegin, dogdugunda yürüyemeyen bebegin (fiziki olgunluga da erisince) yürümeyi ögrenmesi.

Sosyoloji insan toplumlarini bilimsel,sistematik ve elestirel olarak inceleyen sosyal bir bilimdir. Sosyolojinin arastirma konusu toplum ve toplumsal yasamla ilgili olgu ve olaylardir. Toplum ve toplumsal yasamla ilgili olgular (evlenmek, bosanmak, göç, kentlesme, suç, terör, spor,....) sosyolojinin arastirma konusunu olusturur. 
Içinde yasadigimiz toplumun ekonomik yapisi, aile düzeni, kültürü, yönetim biçimi, nüfusu, dini, ahlak anlayisi.... sosyal davranislarimizi sekillendirir.

Örnegin; hangi partiye oy verdigimiz, es seçimimiz, yaptigimiz meslek, bos zamanlari degerlendirme biçimimiz,… toplumsal kosullardan etkilenir.
Insanlar toplumsal yasam içerisinde gereksinimlerini karsilamak için diger insanlarla sosyal iliskilere girerler. Çünkü, insanlar gereksinimlerini tek baslarina karsilayamazlar. Örnegin; beslenmek, giyinmek,evlenmek,güvenlik, sevgi gibi gereksinimlerimiz tek basimiza karsilayamadigimiz , diger insanlarla iliskiyi içeren sosyal boyutlu davranislarimizdir.

Bir Hücrelilerde ve Bitkilerde Davranis

Bir hücreliler ile bitkilerin tüm davranislari dogustan gelen, yani dogal davranislardir. Bunlardaki davranisi olusturan bilgiler, bireyin DNA?lariyla tasindigindan davranis sekli türün tüm bireylerinde aynidir.
Bir hücrelilerde yaygin olarak görülen dogal davranislardan birisi, taksi (yer degistirme, göçüm) denilen harekettir. Yer degistirerek yönelme seklinde bir tepki olan taksi, uyartinin çesidine göre farkli sekillerde isimlendirilir.

Örnegin; uyarti isik ise fototaksi, su ise hidrotaksi, kimyasal maddelerse kemotaksi, isi ise termotaksi seklinde isim verilir.
Bitkilerde, tropizm (yönelim) ve nasti (irganim, salinim) olmak üzer iki çesit dogal davranis sekli vardir. Tropizm denilen davranisin, uyartinin cinsiyle uyartiya dogru ya da uyartidan uzaklasma seklinde olabilen çesitleri vardir. Bitkilerdeki tropizm, uyartiya dogru olursa pozitif (+) tropizm, uyartidan uzaklasma seklinde olursa negatif (-) tropizm olarak adlandirilir.

Tropizmde önemli bir etken de uyartinin cinsidir. Örnegin isiga yönelme seklindeyse (+fototropizm), isiktan kaçma seklinde ise (-fototropizm) seklinde adlandirilir.
Bitkilerdeki nasti (irganim, salinim) denilen davranis sekli, uyartinin çesidine göre yapilan, ancak uyartinin yönüne bagli olmayan davranistir. Fotonasti isiga, termonasti sicakliga, sismonasti dokunmaya, sarsmaya baglidir. Örnegin; aksamsefasi çiçeklerinin gece açilip gündüz kapanmasi fotonastidir. Çigdemlerin hava isinirken çiçek asmasi termonastidir.

Refleksler ve Içgüdüsel Davranislar

Canlilarda görülen refleksler ve içgüdüsel davranislar dogal davranis sekilleridir. Refleksler, belli bir uyariya karsi gösterilen hizli ve kaliplasmis davranislardir. Baska bir degisle herhangi bir uyarti karsisinda vücudun tamaminin ya da bir bölgesinin ani tepki göstermesi olayidir. Refleks seklindeki davranislar ancak belirli duyu organlarinin özel bir kas grubuna bagimli olmasina dayanir. Örnegin; diz kapagimizin altindaki kaslar hafifçe vurulmasiyla kaslarin gerilmesi sonucu bacagin yaptigi hareket basit bir reflekstir.

Refleksler, "refleks yaylari" denilen ve omurilikle omurilige bagli çevresel sinirler tarafindan düzenlenen otomatik davranislardir. Refleksler, beynin denetiminden geçemedigi için isteyerek yapilan davranislara göre daha basit ve hizlidir.
Refleksler, dogustan kazanilan kalitsal refleks ve sartli refleks olmak üzere iki çesittir. Yeni dogan bebegin annesini emmesi, acikinca aglamasi; baligin yumurtadan çikar çikmaz yüzmesi gibi davranislar, dogustan gelen kalitsal reflekslerdir.

Ayrica benzer içgüdüsel davranislarina bakilarak hayvanlar arasindaki kalitsal yakinliklari ve evrimsel özellikleri de saptanabilir. Içgüdüsel davranislarin tipik özelligi, canlinin belli bir uyartiya karsi daima belli bir sekilde tepki göstermesidir.

Örnegin; kedinin karsisina fare çiktiginda kedinin fareye saldirmasi davranisi. Çevresel etkiler içgüdüsel davranisi etkilemez. Örnegin; çevrenin sicakligi, isigi vb. etkenler ne olursa olsun kedi fareye karsi ayni davranista bulunur. Ancak içgüdüsel davranislar ögrenmeyle degisebilir, farkli sekillere dönüsebilir.

Zil çaldigi zaman teneffüse çikmaya alismis bir ögrencinin, ders ortasinda zil çalinca teneffüse çikmaya çalismasi vb. davranislar da sartlanma yoluyla ögrenilmis sartli refleks örnekleridir.
Dogustan gelen davranis sekillerinden en ilgi çekeni içgüdüsel davranistir. Içgüdüsel davranislarin sekli türe özgüdür. Yani içgüdüsel davranisina bakilarak hayvanin hangi türden oldugu saptanabilir. Örnegin; leylek uçarken yerde tavsan gördügünde bir tepki vermez ama kartal uçarken tavsan gördügünde onu yakalayacak bir davranista bulunur.

Örnegin; dogal ortamda yetisen, özel besinlerle beslenmeyi ögrenen kedinin, fareyle karsilastiginda fareyi yakalayip yeme yerine onunla oynamaya çalistigi gözlenmistir.

Kazanilmis Davranislar

Gelismis canlilardaki davranislar, ögrenme yoluyla sekillenen sonradan kazanilmis davranislardir. Bunlar, çevresel etkilerin bir sonucu olarak canlinin gelistirdigi tepkilerden olusur. Kazanilmis davranislar canlinin geçmiste yasadigi deneyimlerine dayanarak gelistirilir. 
Kazanilmis ya da ögrenilmis davranislar, ayni türün bireyleri arasinda ve bireyin kazandigi deneyimlerle zamana bagli olarak degisebilir. Kazanilmis davranislar, içgüdüsel davranislardan farkli olarak bireyin yeni durumlara karsi yeni ve olumlu tepkiler gelistirmesini saglar ve yeni durumlara kolayca uyarlanabilir.

Insanin okuma yazma, bisiklet kullanma, dis firçalama, ders dinleme, tuvalet kullanma vb. davranislari zamanla degistirilebilen kazanilmis davranislardir. Kazanilmis bir davranisin olusmasini saglayan ögrenme etkinligi çesitli sekillerde ortaya çikabilir. 
Biyolojik Saat

Hayvanlarin çogu, belirli araliklarla tekrarlanan davranis sekilleri gösterir. bu davranislar, günlük, aylik, mevsimlik, yillik, gelgit (met cezir) olaylarina bagli olarak ya da bunlarin etkilesimlerine göre düzenlenir . Leylekler mevsimlere göre degisik bölgelere göçer. Baliklar, kuslar, memeliler ilkbaharda; geyikler ve koyunlar sonbaharda yavru meydana getirmek için üreme davranisinda bulunur. Sürüngenler, ayilar, tavsanlar, yarasalar, fareler vb. birçok hayvan, soguk ve besin bulmanin zorlastigi kis mevsiminde kis uykusuna yatar.

Pek çok su hayvaninin davranislari, Ay?in degisik asamalari nedeniyle ortaya çikan gelgit olaylarina göre düzenlenir. Pasifik kiyilarinda yasayan grunion (grunyon) baliklari, deniz yükseldiginde kumsala çikarak yumurta ve spermlerini oraya birakir. Denizin ikinci yükselisi sirasinda da bu baliklar okyanusa geri döner.
Günes isiginin günlük degismeleri, canlilarin pek çogunun kullandigi bir zaman belirleyicidir. Bitkilerde bile günes isigina göre davranislarin degistigine farkli örnekler de verilebilir. Örnegin; mum çiçegi günes battiktan sonra bir koku salgilamaya baslar. Koku salgilamasi gece boyu sürer ve günes dogarken koku kesilir. Sarmasik bitkisinin çiçekleri günes dogunca açilir, günes batinca kapanir.

Bazi böcekler, günün belirli saatlerine göre renk degistirir. Bu böcekler sürekli karanlikta tutulsa da zamani gelince ayni renk degisimini gösterir. Örneklerde oldugu gibi canlilarin çogunda bir biyolojik zaman ayari mekanizmasi gelismistir. Bu mekanizmayla canlinin faaliyetleri, çevresinde düzenli olarak tekrarlanan degismelerle dengeli bir uyum içindedir. Çevreden gelen isaretlerle bu biyolojik ayar, canlinin etkinlikleri için en uygun zamani haber vermektedir.

Kuslar, balinalar, bazi böcekler ve arilar, çok gelismis zaman ayar mekanizmalarini yön saptamakta kullanilir. Örnegin; bal arilari günesin bulundugu yönü saptayarak ona göre kovanla besin kaynagini bulundugu yer arasindaki yönü belirler.

Gözcü olarak seçilen ari, çiçeklerin bulundugu yer kovana yakinsa dairler çizerek dans eder. Bu yer kovana uzaksa sallanarak dans eder. Böylece arilar yaptiklari dairesel hareketlerin yönüyle çiçeklerin bulundugu yerin yönünü, sallanmanin sikligi ile de uzakligi belirtir. Arilar, yagmurlu günlerde bile yerlerini sasirmadan bulur. Bu da arilarin "zaman bellegi" yoluyla bilgi depolayabildiklerini gösterir.

Insanin fizyolojik etkinliklerinin çogu, günlük ritmler gösterir. Örnegin; vücut sicakligimiz saat 16.00-17.00 arasinda en yüksek, sabah 03.00 ile 05.00 arasinda ise en düsük düzeydedir. Çogaltilabilecek örneklerle insan vücudunun günese duyarli bir saat gibi çalistigi söylenebilir. Yani isigin etkisiyle belirli bir günlük ritm izlenir. Son yapilan arastirmalara göre bu özellik, beyinde bulunan ve pineal bez denilen isiga duyarli bir yapi tarafindan düzenlenmektedir. Bu yapi, isigin varligina bagli olarak melatonin denilen hormon üretir. Melatonin salgilanmasi karanlikta artar, isikta durur, bu yolla uyku ve uyaniklik zamanlari saptanir.

Sosyal Davranislar

Hayvanlarin davranis sekilleri, dis çevrenin cansiz kosullari yaninda canli kosullara göre degisir. Bu da toplumsal davranisi olusturur. Yani toplumsal davranis, iki ya da daha fazla birey arasindaki etkilesim demektir. Sosyal davranis, birden fazla türün bireyleri için geçerli bir kavramdir. Karsilikli etkilesimler ayni türün bireyleri arasindaysa buna sosyal iliski adi verilir.
Sosyal davranislar, bir yandan mücadeleye bir yandan da is birligine dayali etkilesimleri kapsar. Bu etkilesimler; sesli, görsel ve kimyasal mesajlarla saglanir.

Birden fazla bireyin bir arada bulunmasi her zaman toplumsal davranis anlamina gelmez. Çevredeki bir uyarti nedeniyle bir araya gelerek kümelesmis her hayvan toplulugu toplumsal grup degildir. 
Toplumsal davranis, genel olarak es bulma ve eslesme temeline dayalidir. Ayrica düsmanlardan korunma, besin bulma, avlanma, yuva yapimi ve is bölümü amaçlariyla grup olusturma ya da ebeveyn ile yavru iliskileri seklinde de olabilir.
Toplumsal iliski, karsi cinslerin birinden gelen isarete tepki gösterme seklinde davranisla kurulabilir. Örnegin; yumurtlama zamani, disi kurbaga degisik sesler çikararak erkek kurbagayi çagirir. Erkek kurbaga da disinin sirtina binerek uygun bir yer bulup yumurta ve spermlerini oraya birakir. 

 



 

Bosaltim lise 1 biyoloji

BOSALTIM SISTEMI


Metabolizma sonucunda olusan zararli ve ise yaramayan maddelerin disari atilmasina bosaltim denir.

Tek hücreli canlilarda çogunlukla CO2 ve NH3 gibi artik maddeler dogrudan difüzyon veya osmoz ile disari atilir.

Tatli sularda yasayan canlilarda (paramesyum gibi) fazla suyu disari atan kontraktil kofullar bulunur.

Canlida katabolik faaliyetler sonucunda vücut disina atilmasi gereken zararli ve artik maddeler olusur. Bu zararli ve artik maddelerin disari atilmasina bosaltim bosaltimda görev yapan organ ve yapilarin olusturdugu sisteme de bosaltim sistemi denir.

Atik Maddeleri Vücudumuzdan Uzaklastiran Organlar

Böbrekler, akcigerler, karaciger, deri ve kalin bagirsak atik maddeleri vücudumuzdan uzaklastiran organlardir. Bu organlar atik maddeleri idrar, solunum, terleme ve diski yoluyla atar. Eger bu atik maddeler vücudumuzdan uzaklastirilmadiklari takdirde zehirleyici olabilir. Bunun sonucu olarak vücudumuz görevlerini yerine getiremez.

Deri Vücudumuzdan suyun ve tuzun fazlasini terleme yoluyla disari atar.Ayni zamanda bu sayede vücut sicakligi da korunmus olur. Ter bezleri: Su üre ,ürik asit , tuz atilir.

Akcigerler Kan içindeki karbon dioksiti ve suyu soluk verme esnasinda vücut disina atar. Akciger: CO2 ve az H2O atilir.

Karaciger Proteinlerin sindirilmesi sonucunda olusan zehirli bir maddeyi, daha az zararli olan üreye dönüstürür. Karaciger: Reaksiyonlar sonucunda olusan zehirli atiklari safra kanali yolu ile ince bagirsaga oradan da disari atar.

Kalin bagirsak Su, safra ve besin atiklarinin diski seklinde vücuttan atilmasini saglar. 
Böbrekler Kan içindeki zararli atiklari ve üreyi süzerek idrar seklinde vücuttan uzaklastirir.

Solungaçlar: Baliklarda solungaç yüzeyinden NH3 gibi azotlu artiklar ve fazla tuz atilir.

Su ve Kara Hayvanlarinda Azotlu Artik Maddelerin Bosaltimla Atilmasi
· Suda yasayan tek hücrelilerle küçük basit yapili su hayvanlari amonyagi bol su ile birlikte atarlar. Seyreltildigi için amonyagin zehirli etkisi azaltilmis olur. 
· Tatli su baliklarinda NH3 ve üre solungaçlar ve agiz epitelinden difüzyonla disariya atilir. Böbrekler daha çok su dengesini ayarlamada görev yapar. 
· Deniz baliklarinda glomerulus körelmistir. Böbrek kandan çok az su süzer. Fazla tuz solungaçlardaki tuz bezleriyle disari atilir. 
· Kara hayvanlarindan böcekler sürüngenler ve kuslar vücutlarina çok az su aldiklarindan amonyagi ürik asit kristallerine dönüstürerek disari atarlar. Böylece zehirli amonyagi çok az zehirli ürik asit halinde ve su kaybini en aza indirerek atmis olurlar. 
· Insanlar ve memeli hayvanlar amonyagi daha az zehirli üreye dönüstürürler. Ürenin vücuttan atilmasi da bir miktar suyla saglanir. 
Metabolik olaylar sonunda olusan önemli bosaltim maddeleri:

1-CO2
2-H2O 
3-NH3 
4-Üre(NH2-CO-NH2) 
5-Ürik asit(C5H4N4O3)tir.

 

Büyüme ve Gelisme lise 1 biyoloji

HAYVANLARDA GELISME VE BÜYÜME

Hayvanlarin sinifi ve türü ne olursa olsun embriyolari ve gelismeleri baslangiçta birbirine benzer .Gelismenin sonraki basamaklarinda ise her türün kendine has özellikleri ortaya çikar.
Gelisen bir embriyoda ;önce girdigi subenin ,daha sonra sinifin ,takimin ,familyanin ,cinsin ve en sonrada türün özelligi belirir.Bu durum omurgalilarin ortak bir atadan geldigini düsündürür.Gelisme sirasinda canlilarin evrim tarihi tekrarlanir.

GELISMENIN ÖNEMLI OLAYLARI

SEGMENTASYON:Zigotun madde miktarini arttirmadan gittikçe küçülen hücrelere bölünmesidir.Gelismenin ilk devrelerinde görülen çok hizli mitoz bölünmelerdir.

MORULA:Bölünmelerle yüzlerce blastomerden yapili hücre topluluguna morula denir.

BLASTULA:Morulanin olusumu tamamlandiginda merkezdeki hücreler kenara dogru çekilerek , embriyo içi su dolu lastik top görünümü alir.Bu bosluga ,birinci karin boslugu anlamina gelen blastosöl denir.

GASTRULASYON:
Blastulasyondan sonra iki veya üç tabakali embriyonun olustugu safhaya gastrula safhasi bu olaya ise gastrulasyon denir.

MEMELI EMBRIYOSUNUN GELISIMI

Kordalilarda önce ,sirt ipligi anlamina gelen ve notokord denen ilkel iskelet meydana gelir.Omurgalilarda bundan sonra mezodermin katlanmasiyla omurlar olusmaya baslar.

DOGUM:Ilk gelismesini büyük ölçüde tamamlayan embriyonun ve plasentanin anne vücudundan ayrilmasi olayidir.

Dogum olayi büyük ölçüde hormonlarin denetimiyle saglanir. Özellikle yumurtaligin salgiladigi östrojen ,progestron ve hipofizin salgiladigi oksitosin hormonlari dogumda etkilidir.

ÇOKLU DOGUM

plasenta ,Memelilerin çogunda bir defada birden fazla yavru meydana getirilebilir. bu duruma çoklu dogum denir.

Omurgalilarda ,yumurta sayisi ve yavru sayisi arttikça yavru bakimi azalir.
Insanlarda ortalama her 86 dogumdan birinde ikiz meydana gelir. Ikizler ,kendilerini olusturan yumurtanin sayisi ile ikizlerin kalitsal özelliklerine göre çift ve tek yumurta ikizleri olarak isimlendirilir.

ÇIFT YUMURTA IKIZLERI

Ayni anda olusan yumurta hücrelerinin her biri iki farkli spermle döllenir.
Iki farkli embriyo ayri ayri plasentalarda gelisir.

Farkli zamanlarda dogan dogan normal kardesler kadar birbirine benzer.
Cinsiyetleri ayni olabilecegi gibi farkli da olabilir.

TEK YUMURTA IKIZLERI

Zigotun ilk bölünme sonucu olusan iki blastomerin birbirinden ayrilip ayri ayri gelismesiyle olusur. Ayni plasenta içinde gelisirler. Kalitsal özelikleri aynidir.Cinsiyetleri ve göz rengi gibi kalitsal özellikleri aynidir. Çevrenin etkisyle vücut yapilari ve davranislari farkli olabilir.

Bitkilerde Gelisme

Disi organin yumurtaliginda bulunan, embriyo, çenek (besin deposu=endosperm) ve koruyucu kabuktan olusan ve çimlenerek yeni bir bitkiyi meydana getiren yapiya tohum denir.

a) Tohumun Özellikleri :

1- Canlidir.
2- Az miktarda su bulundurur.
3- Içinde embriyo oldugu için bitkinin bütün özelliklerini tasir.
4- Uygun sartlarda çimlenebilir.
5- Çimleninceye kadar besin üretemez yani fotosentez yapamaz.
6- Çimleninceye kadar çeneklerdeki besinlerle beslenir.

b)Tohumun Etrafa Yayilmasi :

Çimlenme sonucu bitkilerin olusmasini saglayan tohumlar su, rüzgâr, insanlar, hayvanlar (tarafindan yenilerek veya hayvanlara yapisarak) ve meyveler sayesinde etrafa yayilarak uygun sartlarda çimlenirler ve yeni bir bitkiyi olustururlar.

1-Yenilen meyve çekirdeklerinin etrafa atilmasi.

2-Bazi dikenli meyvelerin hayvanlarin tüyüne takilarak tasinmasi.

3-Bataklik ve su bitkilerinde su yoluyla tohumun tasinmasi.

4-Tohum ve meyve hayvanlar için besin kaynagidir. Hayvanlar tarafindan yenilen meyvelerin çekirdekleri veya tohumlari diski yoluyla uzak bölgelere tasinarak onlarin etrafa yayilmasi saglanir
                   -     TESTLER--.

1. Hücre zarının görevi nedir?
ð Hücre içi ile hücre dışı arasında madde alış verişini sağlayan esnek, canlı ve seçici geçirgen bir zardır.
2. Endoplazmik retikulum kaç çeşittir ve görevi nedir?
ð Üzerine ribozom taşıyan granüllü ve granülsüz olmak üzere iki çeşittir. Hücre içinde maddelerin taşınması, depolanması ve kimyasal reaksiyonların yapıldığı yerdir.
3. Sentrozomun görevi nedir?
ð Kendini çoğaltmak ve bölünme sırasında iğ ipliklerini meydana getirmek.
4. Çekirdeğin görevleri nelerdir?
ð Metabolizmayı kontrol etmek
ð Karakterleri oğul canlılara aktarmak.
5. Yaşlanan bitki hücrelerinde bir tek büyük kofulun bulunmasının nedeni nedir?
ð Bitkilerde metabolizma artığı ürünlerin kofullarda depolanması.
6. Hücre çeperinin yapısı nasıldır?
ð Selülozdan meydana gelir. Çeper üzerinde kütin, lignin, süberin, kalsiyum ve silisyum gibi maddeler birikerek çeperin farklılaşmasına neden olur.
7. Bitkilerde çiçek ve meyvelerin renklerini ne verir?
ð Plastidler ve koful özsuyunda bulunan antokyan denilen madde.
8. Hücrenin bölünme nedenlerini yazın.
ð Hücre yüzeyini artırmak ve hacmini küçültmek için
ðHücrenin büyümesi çekirdeğin etki alanını sınırlar. Çekirdeğin etki alanını artırmak için hücre bölünür.
9. Kloroplast ve mitokondrinin ortak özellikleri nelerdir?
ð Çift zarlıdırlar
ð Kendilerine ait DNA’ları vardır.
ATP’nin sentezlendiği yerlerdir.
10. Mitoz olayının en önemli sonucu nedir?
ð Hücreden hücreye kalıtsal devamlılığı sağlar. Mitoz sayesinde, yeni meydana gelen hücreler ana-baba hücrenin sahip oldukları yeteneğin aynısına sahip olurlar. Bu da kendini eşleyen DNA moleküllerinin her oğul hücreye tam bir takım halinde geçmesiyle mümkün olur.
11. Ökaryot hücrelerde hücre bölünmesi hangi iki evreden oluşur?
ð Mitoz olarak adlandırılan çekirdek bölünmesi ve sitokinez olarak adlandırılan sitoplazma bölünmesi.
12. Mitoz bölünmenin safhalarının isimleini sırasıyla yazın.
ð Profaz, metafaz, anafaz, telofaz
13. İnsan gametinde kaç kromozom bulunur?
ð İnsan gametinde 23 kromozom bulunur? Bunların kaç tanesi otozom, kaç tanesi gonozomdur?
ð İnsan gametinde 23 kromozom bulunur. Bunlardan 22 tanesi otozom, 1 tanesi gonozomdur.
14. İnsanlarda erkeklerin ve dişilerin vücut hücrelerindeki kromozom formülünü yazınız.
ð Erkeklerde (44 + XY), Dişilerde (44 + XX)
15. Bitki hücresinin mitoz bölünme sırasında ara plağı ile ikiye bölünmesinin nedeni nedir?
ð Hücre zarının dışında selüloz çeperin bulunması.
16. Mayoz bölünme hangi hücrelerde görülür?
ð Üreme organlarında üreme ana hücrelerinde (Yumurtalık ve testislerde) görülür.
17. Mayoz bölünme ile ne sağlanır?
ð Dölden döle kromozom sayısının sabit kalması korunur.
ð Gen çeşitliliğine sebep olur.
18. Oogenezde aktif olmayan hücrelere ne ad verilir?
ð Kutup hücreleri.
19. İnsanlar ve amipler arasında mitoz bölünme hangi yönden farklıdır?
ð İnsanlarda mitoz bölünme büyüme, gelişme ve eskiyen yerlerin onarımını sağlar. Amiplerde mitoz bölünme çoğalmayı sağlar.
20. Bir insanın bazal metabolizması ölçülürken hangi şartlara dikkat edilmelidir?
ð En son alınan besinin ölçme işleminden 12 saat önce alınmasına
ð Ölçme sırasında kişinin tam dinlenme halinde tutulmasına
ð Ölçme sırasında ortam sıcaklığının belirlenmesine
ð Vücut yüzeyinin hesaplanmasına
21. ATP’nin molekül yapısı nasıldır?
ðAdenin denilen azotlu bir organik baz, Riboz denilen 5 karbonlu bir şeker ve üç fosfat grubundan yapılmış bir moleküldür.
22. ATP sentezi kaç yolla olur?
ð Oksijenli solunum
ð Oksijensiz solunum
ð Fotosentez
23. Eğer organizmalar enerjiyi karbonhidratlarda değil, ATP de depolasalardı ne gibi problemler olurdu?
ð Hücre içi daha asidik olurdu.
ð Fosfor şu an bulunduğundan daha çok kullanılırdı.
24. Bir nükleotidin yapısında 5 karbonlu şekerle azotlu organik bazın oluşturduğu kısma ne denir?
ð Nükleozit
25. mRNA’nın görevi nedir?
ð Hücredeki RNA miktarının % 5’ini oluşturur. DNA da bulunan genetik bilgiyi belli şifreler (kodon) halinde çekirdekten sitoplazmaya aktarır.

26. Hücre hayatında DNA’nın iki önemli görevini açıklayın.
ð Temel hücresel görevleri kontrol etmek
ð Genetik direktiflerin oğul döllere aynen iletilmesini sağlamak.
27. DNA modelinden faydalanılarak hangi biyolojik olaylar açıklandı?
ð DNA’nın hücre bölünmesinden önce kendini nasıl eşlediği
ð Protein sentezi için nasıl şifre taşıdığı
ð Mutasyonun nasıl meydana geldiği açıklandı.
28. Genetik şifre nedir? Genetik şifre bütün canlılarda aynı mıdır?
ð DNA’dan gönderilen hücre içindeki bütün olayları etkileyen mesajlara denir.
ð Genetik şifre her canlıda farklıdır.
29. DNA’nın neden mRNA gibi bir aracı yardımıyla çalışmak zorunda olduğu düşünülür?
ð DNA büyük bir molekül olduğu için çekirdekten dışarı çıkmaz. Proteinler çekirdek dışında, endoplazmik retikulum boyunca dağılmış olan ribozomlarda sentezlenirler. Direktiflerin çekirdekten sitoplazmaya taşınabilmesi için bir aracıya ihtiyaç vardır.
30. tRNA’nın protein sentezindeki görevi nedir?
ð tRNA hücre içindeki Amino asitleri tanır ve bunları proteinlerin sentezlendiği ribozomlara taşır.
31. DNA’nın Replikasyon yapması hücre bölünmesi açısından neden önemlidir?
ð Hücre bölünmesi ile özellikler yeni hücrelere geçer. Bir türün bütün bireylerindeki hücreler aynı tip ve sayıda kromozoma sahip olur.
32. Virüsler, canlılara has özelliklerden hangilerine sahiptirler?
ð DNA veya RNA içermeleri
ð Konak hücre içinde üremeleri
ð Mutasyona uğramaları
ð Üremeleri sırasında yeni gen kombinezonları oluşturmaları

33. Virüslerin çoğalmasını hangi faktörler sınırlamaktadır?
ð Virüslerin üremeleri konak hücrelere yayılma ve orada çoğalma yetenekleri ile sınırlıdır.
34. DNA içeren virüslere örnek veriniz?
ð Bakteriyofaj, çiçek hastalığı, suçiçeği ve uçuk (herpes) virüsü.
35. RNA içeren virüslere örnek veriniz?
ð Tütün mozaik virüsü, çocuk felci, grip, AİDS, kızamık, kabakulak ve patates, salatalık, marul bitkilerinde hastalık yapan virüsler.
36. Virüslerle mücadele etmek neden zordur?
ð Çeşitleri fazladır,
ð Çok küçüktürler
ð Antibiyotikten etkilenmezler.
ð Çabuk ürerler ve konakçı canlıyı kullanırlar.
37. Işık enerjisi kullanarak besin sentezleyen bakteriler nasıl adlandırılır?
ð Fotoototrof bakteriler
38. Şekillerine göre bakterilerin isimlerini yazın.
ð Yuvarlak (Coccus), çubuk (bacillus), spiral (spirillum), virgül (vibriyon)
39. Bakteriler oksijen ihtiyaçlarına göre nasıl adlandırılırlar?
ð Oksijen varlığında yaşayanlar (aerob bakteri), oksijensiz ortamda yaşayanlar (anaerob bakteri), her iki ortamda da yaşayanlar (geçici aerob ve geçici anaerob bakteriler)
40. Bakterilerde solunum enzimleri nerelerde bulunur?
ð Sitoplazmada veya hücre zarında bulunur.
41. Bakteri populasyonunda geometrik dizi şeklinde çoğalma neden sürekli olmaz?
ð Bakteriler çoğalmaları için ortamdaki su ve besin maddelerini bitirirler. Bu sırada ortamda alkol ve asitli bileşiklerle beraber zehirli atıklar da meydana gelir. Bu durum bakterilerin sayıca artışını engeller.
42. Bakterilerde endospor nedir ve hangi şartlarda meydana gelir?
ð Endospor bakteri sitoplazmasının su kaybederek büzülmesi ve etrafının dayanıklı bir zarla çevrilmesiyle bakterinin içinde oluşur. Bu olay üreme değildir. Bakterinin elverişsiz ortamlarda uzun zaman canlı kalabilmesini sağlar. Endospor yüksek sıcaklıkta ve kurak ortamlarda oluşur.
43. Ototrof ve saprofit bakterilerin parazit bakterilere üstün olmasını sağlayan özellik hangisidir?
ð Gelişmiş enzim sistemine sahip olmaları.
44. Prokaryot bir hücredeki protein sentezinin ökaryot hücreye göre daha hızlı olmasının nedeni nedir?
ð Çekirdek zarının bulunmaması.
45. Tatlı sularda yaşayan bazı bir hücrelilerdeki Kontraktil kofulların temel görevi nedir?
ð Fazla suyu aktif taşıma yaparak difüzyonun tersi yönde boşaltmak.
46. Çok hücreli organizmalarda doku, organ ve organ sistemlerine niçin ihtiyaç duyulur?
ð Organizmanın bütünlüğünün devamı için
ð Enerjinin korunumu için.
47. Hücrelerin özelleşmesi bir canlıya nasıl üstünlük sağlar.
ð Enerjinin daha verimli kullanılmasına yol açar.
ð İri parçalar halinde besinlerden yararlanma imkanı doğar
48. Çok hücreli organizmaların gelişimine bağlı olarak, bir hücreli organizmalarda bulunmayan ne gibi bir özel problem vardır?
ð İç çevreden atıkların uzaklaştırılması
ð Besin maddelerinin bütün hücrelere dağıtılması
ðOrganizmanın kendini eşleme olayı
ð Hücre içi ve hücreler arası kontrol ve koordinasyon.
49. Özelleşmiş hücre nedir?
ð Belirli görevleri yapmak üzere farklılaşmış, şekil ve yapı bakımından benzer hücrelerdir. Kas ve sinir hücreleri özelleşmiş hücrelerdir.Özelleşmiş hücreler dokuları, organları ve sistemleri meydana getirir.
50. Aktif taşımanın özellikleri nelerdir?
ð Enerji harcanır
ð Taşıma az yoğun ortamdan çok yoğun ortama doğrudur
ð Canlı hücrelerde görülür.
ð Enzimler kullanılır.
 

by emre_kurt
 
hit counters
Cursors


Powered by Audici

......
 
http://kalp--kalbe.tr.gg/
TRGG lilerin buluşma platformu

.
 

Bu sayfada dakika saniye misafirim oldunuz .....

 
EN DOLU KOD SİTESİ
 
Bugün 6701 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol